4 Ocak 2008 Cuma

SOHBET

Sohbet, beraberlik demektir. Halk dilinde sohbet deyince vaaz ve nasihat türü konuşmalar anlaşılır.Dinimizde ise dille yapılan nasihatten çok, aynı mecliste bulunmak, yan yana durmak, kalplerle kaynaşmak, sözden çok davranışlarla anlaşmak, halden anlamak, hal ve tavırlarla birbirini etkilemek, içten içe dertleşmek, gönülden gönüle haberleşmek kastedilir.Bu manaya uygun olarak Hz. Resûlullah (a.s.) Efendimizin nurlu nazarları altında oturan, kendisiyle aynı meclisi paylaşan, ona 'sevgiyle gönlünü açıp kalbini ilahi nurlarla dolduran ve şerefli sohbetlerine katılan müminlere "Sahabe" denmiştir. Sahabe-i Kiram, baş ve gönül gözleriyle Rahmet .Peygamberi'nin(a.s.) nurlu yüzüne bakıp, saadetli kalbinden ilahi nuru çekmişler, Rabbani şuur elde etmişlerdir. Allahu Teâlâ'nın cemalini ve en büyük ayetlerini gören Peygamber gözleri de Ashab-ı Kiram'a nazar ettikçe, ashabın kalpleri açılmış, imanlarına iman katılmış, yakınları artmış, vesvese kesilmiş, gönülleri sevgiyle dolmuştur.Sohbet kelimesinin lügat karşılığı, karşılıklı konuşmaktır. Fakat bu kelime, fiilî konuşmanın ötesinde bir manaya sahiptir. Sohbet, bir olmak, beraber olmaktır. Arkadaş, dost olmaktır. İrşad etmek, nasihat etmektir. Yani sohbet, ayrıca kalbin bir fiilidir ve kalpten kalbe irtibatı da sağlar. Şüphesiz böyle bir irtibat, sağlıklı sonuç verirse anlamlıdır. Bunun için de sohbetin uyulması gereken bir adabı, kuralları var. Hem sohbet edenler, hem dinleyenler için. Sohbet için bir araya gelen topluluk, rastgele toplanmış, şuursuz, gayesiz, sıradan bir topluluk değildir. Aksine duygu ve düşünce birliği taşıyan, birbirlerinin sevinç ve kederlerine ortak olan, gözünü Allah rızasına dikmiş, yüce hedefli bir topluluktur. Bu topluluğun sohbeti, dostluğu, “kişi sevdiğiyle beraberdir” (Buharî) hadis-i şerifinin sırrınca, öldükten sonra berzah aleminde ve cennette de devam eder. Sohbetle sahabi oldular Kur'an-ı Kerim'de, Allah Rasulü s.a.v.'in cemaatine, bir gaye etrafında toplanıp sohbet edenler manasına gelen “ashab” kelimesiyle hitap edilmiş, Efendimiz s.a.v. de kendisini görüp, sohbetine katılan müminlere “ashabım” demiştir. Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, mübarek hali, sözleri ve nazarlarıyla ashabını etkilemiş, onları sohbetle yetiştirmiştir. Kısa bir süre O'nun sohbetinde bulunmak, senelerce seyr u sülukla elde edilemeyecek mertebelere ulaşmaya vesile olmuştur. Efendimiz s.a.v.'den feyz almak isteyen Suffe Ashabı, gece gündüz Mescid-i Nebevî'de kalmışlardır. Tasavvuf erbabının sohbeti de böyle bir sohbettir. Onlar, irşad olmak için kâmil mürşidin sohbetine giderler. Kâmil mürşidler de onlara sohbet eder, ama bu sohbet çoğu kez sözle değil halle olur. İlim ve marifetin zirvesinde olan bu mübarek zatların yaptıkları sohbet, mesafe tanımaksızın hükmünü icra eder. Mıknatısın demiri çektiği gibi, dünyanın dört bir tarafından onların sessiz davetine koşan insanlar ıslah olup, hayata bakışları tamamen değişmiş olarak geri dönerler. Kâmil mürşidden aldıkları feyiz ve bereketle de kendi aralarında sohbete devam ederler. Sohbet ile vaazın farkı Dinî hakikatleri tesirli bir üslupla anlatma, cemaati kötülükten uzaklaştırıp iyiliğe sevk etmede vaaz ve sohbetin hedefi müşterektir. Fakat sohbette vaazdan farklı bir takım hususiyetler vardır. Bu hususiyetlerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Sohbette sözlü eğitim ve öğretimin yanı sıra, hal eğitimi ve manevi yansıma da vardır. Kâmil insanların lafızları kadar nazarları ve halleri de son derece etkilidir. Sohbet vesilesiyle, onların ilâhi muhabbet ve marifetle dolu gönüllerinden ortaya çıkan üstün hal ve sıfatlar manen cemaate akseder. Çoğu zaman salikler bu tesiri lâtifelerinde açıkça hissederler. Böylece irşadın tesiri açıkça görülür. Sohbette belirli bir metod dahilinde Allah'a ulaşmanın en sağlam ve en kısa yolu anlatılır. Bunun için daha ziyade nefs, zikir, rabıta gibi tasavvufî konular üzerinde durulur. Ayet ve hadislerin yanı sıra, büyüklerin menkıbelerinin anlatılmasına önem verilir. Böylece muhabbet artar, ibret alınır ve anlatılanlar güzel örnekler olarak hatırda kalır. Sohbette, ayet ve hadislerin zahir manalarının yanı sıra iş'arî manalara da yer verilir. Böylece dinleyenler tasavvuf alimlerinin Kur'an ve Sünnet'ten çıkardıkları gayet ince ve lâtif hikmetlerle, geniş bir tefekkür ufkuna yükselirler. Sohbet vesilesiyle cemaat birbirinden görerek, yaşayarak, edep, erkân öğrenir. Dinî nezaket, sevgi, şefkat, hizmet, fedakârlık gibi olgun ahlâkî özellikleri içine sindirir. Kardeşlik duygusu pekişir. Sohbet erbabının ilmî seviyesi İnsanlara Allah yolunu gösterip, onları hak ve hakikate davet edecek olan sohbet erbabı, önce kendisini iyi yetiştirmelidir. Dinî tahsil görmemiş olsa bile, kitap, dergi gibi, ama doğru şeyler söyleyen metinler okuyarak kendini yetiştirmelidir. Bu sadece sohbet eden için değil, herkes için gereklidir. Özellikle akaid ilmi çok iyi öğrenilmelidir. Aksi halde din adına başkalarına bir şeyler anlatayım derken, hem kendisinin hem muhataplarının imanı tehlikeye girebilir. Bundan başka Arapça bilmese bile, Kur'an-ı Kerim'i düzgün bir şekilde mahreciyle okuyabilecek durumda olmalı, fıkıh ilmini asgari seviyede de olsa bilmelidir. Bunlar aslında farz-ı ayın olan ilimlerdir. Her müslümanın bilmesi gerekir. Tasavvufa gönül vermiş bir sohbet erbabının, tefsir, hadis, siyer, İslâm tarihi ile ilgili eserleri okuması; felsefe, mantık, sosyoloji, edebiyat gibi ilimlerden haberdar olması da faydalı olacaktır. Hususen tasavvufla ilgili belli başlı kaynak eserlerden hiç değilse birkaçını bitirmiş olmalıdır. Böylece kendi meselelerini kolaylıkla anlayacak ve anlatabilecek bir seviyeye ulaşmış olur. Hiç mektep-medrese bitirmeyen fakat düzenli olarak okuyan, sohbet dinleyen bir salik, ameli de ihmal etmemek kaydıyla, bir zaman sonra ilmî sohbetler yapmayı başarabilir. Seyr u süluk hususunda da gayretli olursa, ondan gayet şevkli ve muhabbetli sohbetler zuhur eder. Tahsil edilen ilim, ilâhi marifete, gönülde Allah sevgisini tutuşturmaya ve O'ndan korkmaya vesile oluyorsa gayesine ulaşmış demektir. Aksi halde, Kur'an'ın ifadesiyle “kitap yüklü merkep” olmaktan öteye geçilemez. Sohbete hazırlık Sohbet erbabı, İslâm'ın yüce hakikatlerini tebliğ etmekte ve aslında Allah ve Rasulü adına konuşmaktadır. Bu sebeple ağızdan çıkan her kelimeye dikkat etmelidir. Sözlerini Kur'an, Sünnet veya muteber Ehl-i Sünnet alimlerinin, sufilerin içtihatlarına dayandırmalı, kendi şahsi fikrine göre konuşmamalıdır. Herhangi bir konu etrafında hazırlık yaparken muteber kaynaklar seçmeli, aynı konuyu birkaç kaynaktan araştırmalı ve notlar almalıdır. Dinleyenler arasında tartışmaya, fitneye yol açabilecek mevzularda, iyice tetkik edip düşünmeden konuşmamalıdır. Hatip, sohbet esnasında kullanmak üzere şu unsurlardan faydalanır: Ayet ve hadis: Anlattığı konuyla ilgili ayet(ler) varsa bir veya birkaç tane nakletmeli ve bunları da yerinde ifade etmelidir. Ayrıca hadislerden de birkaç örnek nakletmelidir. Ancak mevzu (uydurma) hadislerden şiddetle kaçınmalı, sufi alimlerin sözlerini de hadislerle karıştırmamalıdır. Arapça bilmiyorsa, muteber meal ve hadis kitaplarından, tefsirlerden istifade etmelidir. Menkıbe: Sohbet esnasında menkıbe anlatarak konuya gerçek hayattan örnekler vermelidir. Menkıbeler, muhabbetin temini ve manevi bir atmosferin oluşması için faydalıdır. Kur'an ve Sünnet'te bu metod kullanılmış, geçmiş peygamberler ve ümmetlere dair birçok kıssa anlatılmıştır. Edebi eserler: Bostan ve Gülistan, Baharistan, Mesnevî gibi hikmet dolu eserlerde geçen hikayeler hitabet malzemesi olarak kullanılabilir. Dinî, hikmetli, ahlâkî ve tasavvufî şiirler de faydalıdır. Şiirler hatibe ilham, dinleyenlere heyecan kaynağı olur. Fakat sohbetteki lâtife, hikaye ve şiirler yerli yerince ve yeterince olmalıdır. Şahsi tecrübeler: Hatip kendini açıkça veya ima ile metheden beyanlardan kaçınmak şartıyla, bizzat yaşadığı tecrübelerden ve müşahedelerden cemaatine bahsedebilir. Güncel konular: Hatip, zamanın mühim hadiselerinden, yaşanan hayattan habersiz kalamaz. Aksi takdirde yaşanan gerçeklerle uyuşmayan, yol gösterici olmayan sözler sarfeder ki, bu da insanların işini zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. Görsel anlatım: Yeri geldiği zaman meselenin daha iyi anlaşılması için hatip, konuyu basit şekil ve grafiklerle izah etmeli, gerekiyorsa teknik imkanlardan da istifade etmelidir

Hiç yorum yok: